Beklendiği gibi oldu, ABD Başkanı Joe Biden sonunda pes etti ve 5 Kasım seçimlerine 4 ay kala adaylıktan çekildiğini duyurdu. Olağanüstü bir gelişme olmazsa, yardımcısı Kamala Harris, Demokrat Parti’nin 19 Ağustos’ta başlayacak Ulusal Kurultayı’nda resmen aday ilan edilecek.
Bu tablo, tüm seçim kampanyasını 82 yaşındaki Joe Biden’ın yaşlılığı ve sağlık sorunları üzerine kuran Cumhuriyetçi Parti’yi de stratejisini değiştirmeye zorluyor. Esasen, bu dönüşümde çok da zorlanmayacaklarını düşünüyorum zira hem Donald Trump hem de partililerin Biden’ın sağlık durumu dışında, doğrudan Harris’in ismiyle irtibatlandırdıkları iki hayati konuda da kuvvetli mesafe aldıklarını biliyoruz: Sınır güvenliği ve göçmen sorunu.
Cumhuriyetçiler, Biden yönetiminde 11,5 milyon göçmenin yasadışı yollardan ülkeye girdiğini, bu kişilerin en önemlisi güvenlik ve işsizlik olmak üzere pek çok ekonomik ve sosyal sorun yarattığını’ söylüyor. Sorunların müsebbibi olarak da daha çok Harris’i gösteriyorlardı. Cumhuriyetçiler şimdi bu başlığı daha da köpürtecek.
Sınır Çarı
Kamala Harris’in bu 4 yıllık süreçte Cumhuriyetçilerin ağzındaki lâkabı “sınır çarı”ydı. Bu, Harris’in üzerine kötü bir etiket olarak yapıştı. Üstelik haksız bir suçlamaydı. Zira Harris hiçbir zaman “sınırları korumak, yasadışı girişleri engellemek” gibi konuların doğrudan sorumlusu olmamıştı. Bu işin sorumluları İç Güvenlik Bakanı Alejandro Mayorkas ile Sağlık ve İnsani Hizmetlerden sorumlu isim Xavier Becerra idi. Biden, Harris’e sadece ‘bu sorunun temel sebeplerini göçün kaynağı ülkelerle konuşup, diplomatik ilişkileri koordine etmek’ görevini vermişti. Ama Cumhuriyetçiler “sınır çarı” etiketini kendisine karşı o kadar çok kullandı ki, ABD’de genel kanı, bu meseleye Harris’in baktığı şeklinde oldu.
ABD’nin BM’deki eski Daimî Temsilcisi, Cumhuriyetçi Nikki Halley’in “Harris’in bir tek işi vardı o da sınırı düzenlemek. Yapamadı, şimdi onun tüm ülkeyi yönetmekle görevli olacağını düşünün” sözleri, bu algıyı kamuoyunda pekiştiren açıklamalardan sadece biriydi. Başkan aday adayının ilk zorluğu da işte bu algıyı kırmak olacak.
Hükümetin karnesi
Lakin mesele sadece algıyı kırmak değil, kamuoyunu verilerle de ikna etmek zorunda ki bu biraz zor olacak gibi görünüyor. Zira yasadışı girişlerde Biden-Harris döneminde ciddi bir artış var. ABD Başkanı Joe Biden ve Başkan Yardımcısı Kamala Harris görevi 20 Ocak 2021’de devraldı. Sınırlardan kaçak geçişler eski Başkan Donald Trump döneminde 400 bin civarında iken, 2021 yılı sonunda 1,7 milyon olmuş, 2022’de 2,2 milyon ile tarihin en yüksek seviyesine çıkmıştı.
Bugün göçmenler ABD nüfusunun yüzde 13,8’ini oluşturuyor. Pew Research isimli anket şirketinin 2024’ün ilk yarısında yaptığı kamuoyu yoklamasına göre “Hükümet bu sorunu kötü yönetti” diyenlerin oranı yüzde 80. Buna yüzde 45’lik “çok kötü yönetti” görüşü de dahil. Biden göreve geldikten sonra başarısız olundu’ diyen Cumhuriyetçilerin oranı yüzde 89’da. Bu oran Demokratlarda yüzde 73.
Her 100 ABD’liden 45’i kaçak göçmenlerin ülkeye girişini “kriz” olarak görüyor. Cumhuriyetçilerin yüzde 70’i bu görüşteyken, Demokratların da yüzde 22’si aynı şeyi söylüyor. ABD geneline baktığımızda bu durumu ‘büyük bir sorun’ olarak görenlerin oranı yüzde 32. Burada parti dağılımına baktığımızda Demokratların oranı yüzde 44’e çıkıyor. ‘Küçük bir sorun’ olduğunu düşünen Demokratların oranı ise yüzde 26. ABD’lilerin yüzde 57’si bu göçmenlerin suça karıştığını düşünüyor. Her 100 Cumhuriyetçiden 85’i böyle düşünürken, Demokratlarda da bu oran yüzde 31.
Özetle, bu ABD’nin kanayan bir yarası ve parti ayırt etmeksizin bu meselenin kontrolden çıkmasından rahatsız olanlar var. Bu oy verme eğilimlerinde tek faktör olmadığı için sonucu belirleyici olmayabilir ama Cumhuriyetçilerin Harris’in yumuşak karnına çalışacağı da açık.